31 Ocak 2012 Salı

ACI AŞK’IN SIRA DIŞI YÖNETMENİ TANER ELHAN

Sizi Acı Aşk filminin yönetmeni olarak duyduk ama aslında siz yapımcılık da yaptınız? Farklı ve etkili bulduğunuz senaryolar olursa yapımcılığını üstlenir misiniz?
Yapımcıydım. Artık değilim. Bir senaryoyu seversem, onu farklı ve etkili bulursam, yapımcılığını yapmaktansa çekmeyi tercih ederim. Aslına bakarsanız “yapımcı” diye bilindiğim dönemde de yapımcı değildim ben, yapımcı olmak başka bir iş, ben daha çok ‘film-people’ diye adlandırılabilecek bir alanı dolduruyordum. ‘Movie Maker’ da diyebilirsiniz. Movie Maker tam olarak Producer (Yapımcı) değildir. Film İnsanıyım : ) Bir senaryo okuduğumda kendi kişisel dünyamdan ne katabileceğime bakarım, eğer katabileceklerim beni tatmin ederse o filmi çekerim. Hayır, yapımcılığını üstlenmem...

Profesyonel senarist değilim.
Farklı olduğunu düşündüğünüz senaryolarınız var mı?
Evet var. O kadar farklılar ki önümüzdeki 20 yıl içinde anlaşılabileceğini de sanmıyorum. Senaryolarım var dedim diye onları yazılmış bitmiş, çekime hazırlar sanmayın ama senaryosu olmak başka, onların yazılmış olması başka bir şey. Sektörde senaryo yazarak hiç para kazanmadım, profesyonel senarist değilim anlayacağınız...
Senaristleri değil, yazarları takip ediyorum.
Çalışmalarını beğendiğiniz senaristler var mı?
Üzgünüm var dersem şimdi isim saymam gerekecek : ) Yok da demeyelim de hani, senarist takip etmiyorum diyelim. Senarist yerine yazar takip ediyorum. Çalışmalarını, kitaplarını beğendiğim yazarlar var. Murat Menteş, Alper Canıgüz, Orhan Irmak...
Sizi, kendi filminizi çekmeye yönelten faktörler neler?
Neden film çektim? Çünkü film çekmem gerekiyordu. Uzun bir maceranın ortasında insanın heyecan duyabileceği bir şey yapması gerekir. Ben de film çektim. Kimi dünyayı dolaşır mesela ‘bir şey’ yapmış olmak için. Ben de film çektim işte. Yola devam edebilmek adına diyeyim.
Acı Aşk, farklı bir film. Hangi yapıtlardan, hangi yazar ve yönetmenlerden etkilendiniz?
Şimdi biraz önce senaryodan konuşurken söylediğim bir şey vardı; kendimden katabileceğim şeylerin beni tatmin etmesiyle ilgili. İşte yine bu cümleyle başlayarak konuşacağım. Biz insanlar yaşadığımız sürece kafamızın içinde bir dolu şey biriktiririz. Hemen her şeyin üzerimizde etkisi vardır; az ya da çok. Sonra kendimiz bir yaratım sürecine girdiğimizde, işte bu her şeyin üstte kalan kısmını esere katmaya çalışırız, etkilendiğimiz şeklini kendimize göre yorumlayarak. Yani süreç böyle ilerler. Ben Acı Aşk’a çalışırken biraz belleğimi zorladım diyebilirim.


İlerideki sinema çizginiz hep böyle farklı projeler mi olacak?
Şimdi 2012 başladı, Acı Aşk 2009 aralığında vizyona girmişti. Üzerinden epeyce zaman geçmiş. ‘İleri’ dediğimiz zamana, oradan baktığımızda, gelmişiz. Henüz ikinci bir film çekmiş değilim. Yani bilmiyorum, hep farklı projeler mi çekeceğim ama çok da farklı şeyler çekmek hoş olmaz, biraz normal filmler de çekebilirim. Farklı dediğiniz şey, aslında esere benden yansıyan bir olgu. Ben ne kadar ‘farklı – başka’ysam projelerim de o kadar öyle olur diyebilirim. Ve ben çok da farklı biri olduğumu düşünmüyorum. İnsan!
Maddi nedenlerden dolayı, dizi çektim.
Acı Aşk’tan sonra Kavak Yelleri, Küçük Sırlar, Mazi Kalbimde Yaradır dizilerini yönettiniz. Neden? Dizi çekmeye devam edecek misiniz? İkinci filminiz merak ediliyor, ne zaman çekeceksiniz?
Sinema yapmak çok masraflı bir iş… Manevi tatmin kolay oluyor da, maddi tatmin bizim ülkemizdeki pazar şartlarından dolayı bir türlü olmuyor. Sinema yapıyorsanız sürekli borcunuz var demektir. Her ne şartta olursa olsun borçlanırsınız, filminiz iş yapsa bile borcunuz olur. Yani maddi nedenlerle dizi çektim, bir süre daha devam edeceğim dizi çekmeye. Hem aslında dizi çekmek çok da fena bir iş değil... İkinci filmimi inşallah bu yaz çekeceğim.

Hangi yönetmenlik daha zor? Dizilerdeki yoğun çalışma mı sinemadaki detaylı anlatım mı?
Çalışma koşullarının fiziki zorluğunu soruyorsanız; dizi yönetmek daha zor derim. Çok yoruluyor insan. Günde en az 15 saatiniz sette geçiyor ve yönetmen olarak boş gününüz yok! Ama sonuçta ikisi de aynı. Yani yönetmen olarak ben dizi çekiyorum diye kafamı daha az çalıştırmıyorum, o anda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Film çekmekle dizi çekmek arasında zaman yetmezliği ile ilgili bir durum var. Film çekerken zamanı biraz daha geniş kullanabiliyor yönetmen, dizi de ise kullanamıyor.
Evlilik bana çürümüş bir kurum gibi geliyor. 
İşlerinizden dolayı mı evlenmediniz? Evlenmeyi düşündüğünüz oluyor mu?
Başka bir şey bu evlilik müessesesi…  Bana biraz çürümüş bir kurum gibi geliyor. 

Özel hayatınızda da yönetmen siz misiniz?
Hah! Evet, özel hayatımı da kendim yönetirim. Ama çok da yönetmem... Özel hayatımda planlamalar, senaryolar yoktur. Plansız yaşıyorum. Anlar önemli. Bir plan yapılmışsa ve o an için yapacak daha iyi bir şey yoksa planlara da dahil olduğum olur. Kimi zaman da yönetilen oluyorum yani.


 Hem sinema hem de dizi yönettiniz. Defalarda çektiğiniz sahneler oldu mu? Çalışmaktan yorulduğunuz ve anlaşamadığınız oyuncularla nasıl bir ortak noktada buluşursunuz?
Oldu. Ama çok değil, bir bilemediniz iki kez olmuştur yeniden çektiğim sahne. Tekrar çekme nedenim oyuncunun performansı ile ilgiliyse, istediğim şeyi tekrar anlatıp bir kez daha çekerim. Yine olmadıysa bir kere daha ama üç tekrardan fazla da gitmem üzerine. Hadi bakalım “bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?” şarkısını beraber söyleyelim. Ortak noktada buluşmam genellikle.

: ) Yönetmen olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Çocukken tamirci olmak isterdim : ) Mimar olmak istemiştim, mimarlık yapmak isterdim.
Filmin kabahati yok; ya senaryo kötüdür ya yönetmen.
İyi film, kötü film mi? İyi yönetmen, kötü yönetmen mi?
Soruya ‘senaryo’ kelimesini de katmalıyız. Şöyle derler, kötü senaryodan iyi film çıkma ihtimali yoktur Francis Ford Coppola gelse çıkartamaz. Ama iyi bir senaryoyu bir yönetmen perişan edebilir. İyi senaryodan kötü film çıkabilir yani. Yani film dediğimiz eserin burada bir kabahati yok, ya senaryo kötüdür ya yönetmen.

Dünya sinemasında idolünüz diyebileceğiniz bir yönetmen var mı?
Takip ettiğim yönetmenler var, hiçbiri için idol demem. Takip ettiğim yönetmenlerin iyi filmleri de var kötü filmleri de...
Öyle bir proje olmalı ki, sadece ben çekebilmeliyim...
Size gelen projelerin yönetmenliğini kabul ederken projede dikkat ettiğiniz en önemli husus nedir?
Film teklifleri geldi bir iki kez. Senaryosuna bakıyorum. Film çekmek hassas bir iş… Önünüze gelen her filmi para için çekmezsiniz yani : ) Bizim film sektöründe de öyle Amerika’daki gibi büyük bir alan yok, yönetmenler daha çok kendileri proje üretip yapımcı ararlar, ya da kendileri yapımcılık yaparlar. Dolayısıyla gelen projelerde tam anlamıyla ‘kafama uygunluk’ ararım ben. Yani öyle bir proje olmalı ki, sadece ben çekebilmeliyim...

Teşekkür ediyorum cevaplar için.
Ben teşekkür ederim. Sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder