7 Şubat 2012 Salı

Örnek aile yaşantısı ve Sosyal Projelerin sürekli destekçisi BENNU YILDIRIMLAR

‘’Tiyatroda her şey anında yaşanıyor. Her gece seyirciyle kurulan bu ilişkiyi, aynı canlılıkta tutmaya çalışmak, yaptığım işin bana farklı bir heyecan vermesini sağlıyor. Bir tür adrenalin...’’ diyen, örnek aile yaşantısı ve Sosyal Projelerin sürekli destekçisi BENNU YILDIRIMLAR, sanat ve özel yaşamına dair bütün hissettiklerini as DERGİ okurları ile paylaştı.

Merhaba Bennu Hanım.
Öncelikle bu kadar yoğun tempoda bizi kırmadığınız için teşekkür ediyorum.

Sakinliği seviyorum.
Çocukluk yıllarınızdan bahsedebilir misiniz?
Merhaba Şule Hanım. Ben teşekkür ederim. Tek çocuk olarak büyüdüm. Sanırım bu yüzden fazla kalabalıktan hoşlanmadım. Dışardan içe kapanık gibi görünsem de içimde başka bir dünya yaşıyormuşum demek ki. Ters gelecek ama çocuk olarak pek oyun oynamayı da sevmezdim. Hatırladığım; herkese masal anlattırmam. Bunlarla dolmuş olmalıyım ki şimdi ben masal anlatmayı seviyorum. Kısaca sanırım iç dünyası zengin bir çocuktum. İstanbul’da büyüdüm. Bu nedenle İstanbul’u ve denizi hep sevdim. İnsanlarla özel ilişki kurmayı severdim. Bu nedenle az sayıda ama çok özel arkadaşlarım oldu hep. Şu anda da tıpkı çocukluğumdaki gibi çok sevdiğim arkadaşlarımla zaman geçirmeyi ve sakinliği seviyorum.

Komşumuzdan etkinliktendim.
Oyunculuktan ve tiyatrodan ne zaman etkilendiniz?
Lise son sınıftaydım. Apartmanımıza üniversiteye giden, yeni komşularımız taşınmıştı. Onların tiyatro faaliyetlerini izleme şansım olmuştu. Bundan da etkilenerek tiyatro bölümünü denemek istedim ama bu duygu çocukluğumdan beri içimde olan bir şey değildi. Sonradan deneme isteği bu şekilde uyandı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın açmış olduğu sınavda başarılı oldum ve okula alındım. Ama inanın eğer başarılı olmasaydım tekrar tekrar deneyeceğimi hiç sanmıyorum. Okul bittikten sonra İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda çalışmaya başladım. O günden beri severek yaptığım bu mesleğimin, benim için en doğru tercih olduğunu düşünüyorum.

Konservatuvar yıllarında nasıl bir öğrenciydiniz?
Konservatuar yıllarında kendini çok belli eden bir öğrenci olduğumu söyleyemem. Dördüncü sınıfta biraz daha açıldım. Ama konservatuar ortamından her zaman çok haz aldım ve severek öğrencilik yıllarımı geçirdim. Yıldız Kenter, Ahmet Levendoğlu, Güngör Dilmen, Müjdat Gezen, Engin Uludağ, Mehmet Birkiye, Suat Özturna ve daha birçok değerli hocadan ders alma şansı buldum. Bu açıdan şanslı bir öğrenci olduğumu söylemeliyim.

Okul bittikten sonra rol bulmak sizin için zor olmadı. Bu durum çevrenizden mi kaynaklandı?
1988’de okurken, Şehir Tiyatroları’na yevmiyeli olarak girdim ve çalışmaya başladım. Bu nedenle oldukça erken bir başlangıç yaptım. Bu da benim için bir avantaj oldu. Doğru yerlerde bulunmuş olmalıyım ki, doğru kişilerle de karşılaştım. Ama tabi bu bir şans da aynı zamanda…

Kariyerinizde hiç boşluk yok. Okul yıllarından itibaren sayısız tiyatro, film ve dizide rol aldınız. Bu sizi çok renkli bir oyuncu yapıyor. Oynadığınız her rol, bir sonraki rolünüze de katkıda bulunmuş olmalı…
Teşekkür ederim. Böyle düşünülmesi beni mutlu ediyor tabi bir oyuncu olarak. Oynadığım roller arasında yer yer devamlılıklar oldu. Ama birbirinden çok farklı karakterler de oynamaya özen gösterdim. Bu da benim için bir şans bence. Bu da oyunculuğuma, eminim katkı sağlamıştır.

Her rolde zorlanıyorum.
İyi bir tiyatro oyuncususunuz. Şimdiye dek oynadığınız karakterlerde sizi zorlayan bir rol oldu mu?
Aslında hepsinde bir yönüyle zorlandığımı söylemeliyim. Çünkü oynadığım karakteri gerçek ve samimi bir biçimde oynamaya çalışıyorum. Bunu yapmak hep bir emek gerektiriyor.

Hangisini yaparken kendinizi daha iyi hissediyorsunuz? Tiyatro, sinema, dizi…
Elbette tiyatro. Çünkü tiyatroda seyirciyle farklı bir ilişki ve iletişim kuruyorsunuz. Her şey anında yaşanıyor. Her gece seyirciyle kurulan bu ilişkiyi, aynı canlılıkta tutmaya çalışmak, yaptığım işin bana farklı bir heyecan vermesini sağlıyor. Bir tür adrenalin... Buna alışan insan bundan vazgeçemiyor.  Ama yine de sinema ve dizinin de farklı sonuçları var. Sanırım en önemlisi geniş kitlelere ulaşma şansı.

Okuduğumda etkilenmiyorsam; o rolü kabul etmem.
Okuduğunuz senaryodaki karakterlerin psikolojilerinden etkilenir misiniz?
Okuduğumda etkilenirim. Zaten etkilenmesem tercih etmem o karakterleri oynamayı. Ama oyunculuk; oynadığınız karakterlerden etkilenip kendi psikolojinizin değişmesi değildir. O karakteri iyice anlayıp, farklı boyutlarıyla oynayabilmektir. Zevkli olan kısmı belki de hayatta hiç karşılaşmayacağınız karakterleri oynama keyfidir.

Hayalinizde nasıl bir kadın rolü var?
AnnaKaranina’yı oynamak isterdim. Dönem kostümleri her kadın oyuncunun dikkatini çeker. Hele bir de ünlü bir roman uyarlaması olursa… Anna da etkileyici bir karakter. Kim oynamak istemez?

Umutsuz Ev Kadınları’ndaki Nermin, ara sıra yanlış anlaşılıyor. Peki, sizce o kim ve gerçekte ne istiyor?
Nermin birçok ev kadını gibi evin düzenini elinden geldiğince en mükemmel şekilde yapmaya çalışan bir kadın. Evet, biraz bunu abartıyor ama genelde kadınlarımızın yetiştirilme tarzı; ev içinde her şeyi en mükemmel biçimde yapmaya dönüktür. O da, ona öğretilmiş olan bu kadınlık halini uyguluyor. Bunu uygularken de, kendi kadınlığını unutuyor. Geçirdiği çocukluk travmaları da bunda etkili tabi. Gerçekte kurmuş olduğu düzenin bozulmasını istemeyen biri ve ona göre bu düzenin sağlanması için elinden geleni yaptığı halde anlaşılmayan bir insan. Esasen pek çok iyi yönü olan bir kadın… Eşine ve çocuklarına karşı derin hisler besliyor ancak bunu dışa vurma biçiminde sorunlar var.

Yaprak Dökümü’ndeki Fikret çok akılda kaldı. Umutsuz Ev Kadınları’ndaki Nermin de bu kadar akılda kalacak mı sizce?
Bunu şimdiden ön görmek zor ancak dizide yer alan beş kadın karakter, toplumumuzda var olan farklı kadın karakterlerini temsil ediyor. Bu nedenle seyredenler arasında Nermin’le kendisi veya çevresindeki kadınlar arasında bağlantı kuranlar muhakkak vardır.  

Sizce, size rol teklif eden yapımcı ve yönetmenler hangi özelliklerinizi göz önünde bulunduruyorlar?
Sanırım son yapılan işlerimden yola çıkıyorlar. Bir de teklif ettikleri rolün altından kalkabileceğimi düşünüyorlardır herhalde.

Yakın zamanda sinema projeniz var mı?
Henüz yakın zaman için bir proje yok. Zaten bu yoğun tiyatro ve dizi çekimleri sürecinde gelen teklifleri değerlendirmem çok mümkün olmuyor. Ancak yazın belki böyle bir durum söz konusu olabilir. 

Tiyatro oyunuz nasıl gidiyor? Tepkilerden memnun musunuz?
Son oyunumuz “İntiharın Genel Provası” (D.Kovacevic) seyircinin çok olumlu tepkilerini aldı her zaman. Bunu gittiğimiz sahnelerdeki dolulukla da gözlemliyoruz. Hatta Sırbistan’daki bir festivalde oynadık. Ertesi gün oyunun yazarına da oynama şansımız oldu. Gerçekten güzel bir duyguydu.

Yoğun çalışıyorsunuz.  Sağlıklı besleniyor musunuz? Spor yapar mısınız?
Elimden geldiğince sağlıklı beslenmeye özen gösteriyorum ama bazen ipin ucunu kaçırdığımı da itiraf edeyim.  : ) Düzenli olarak pilates yapmaya çalışıyorum. 

Evde nasıl birisiniz? Nasıl bir eş ve annesiniz?
Evde düzeni severim ve bu benim sorumluluğumdur. Onun dışında iyi organizasyon yaptığım söylenir. Kızımla vakit geçirmeyi çok severim. Eşimin de çalışma temposu çok yüksek. Aslında Ada’da yoğun bir genç kız. Ama yine de evimizde bir düzen vardır. Eşim, ben ve kızım hep beraber zaman geçirmeye bu nedenle özel önem veririz. Ayrıca bir de köpeğimiz var, adı Çilek. Ona da en çok ben vakit ayırırım ve bakımı bana aittir.

Eşim, oyunculuğumu acımasızca eleştirir.
Eşinizin de oyuncu olması sizin için avantaj mı? Birbirinizi eleştirir misiniz?
Evet kesinlikle… Genellikle ortak konularımızın, duygularımızın ve hatta kaygılarımızın olması, evde çok geliştirici bir atmosfer yaratıyor. Hatta bazen acımasızdır bana karşı, yani açıkça eleştirir ama bu da iyi bir şey. Kısaca bunun hiçbir zaman bir dezavantajını görmedim.

Oyuncu olmasaydınız tercihiniz hangi meslekten yana olurdu?
Arkeolog ya da gazeteci olmayı isterdim. Araştırmak, bulmak, keşfetmek benim hoşuma giden şeyler.

Hayatınızdaki en büyük pişmanlığınız nedir?
İyi bir müzisyen olarak yetiştirilmeyi çocukluğumdan beri çok isterdim.

Hayatınızdaki en büyük mutluluğunuz nedir?
En büyük mutluluğum kızımın büyümesini izlemek. Çok farklı ve anlatılmaz bir duygu…

as DERGİ aracılığıyla hayranlarınıza neler söylemek istersiniz?
Buradan onlara sevgilerimi göndermek isterim.Umuyorum 2012 hepimiz açısından iyi bir yıl olur. Umutlarımızın tükenmemesi dileğiyle...

Tekrar teşekkür ediyorum Bennu Hanım çok keyifliydi sohbetiniz… Son olarak söylemek istedikleriniz?
Ben de size teşekkür ediyorum. Sanata ve sanatçıya değer veren derginizin, önümüzdeki yıllarda da takipçilerinin giderek çoğalmasını ve okuyucularıyla birlikte büyümesini dilerim. SEVGİLERİMLE

Ayrıntılı Bilgi İçin;

OUTLET CENTER İZMİT’TE ALIŞVERİŞ AŞKI

Marka karmasını sürekli olarak yenileyen ve geliştiren Outlet Center İzmit’te, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde de ihtiyaçlarınızı karşılamak için gerekli olan çeşit, kalite ve uygun fiyatı rahatlıkla bulabilirsiniz.

Merkez, 14 Şubat Sevgililer Günü için hazırlanan keyifli etkinlikle avantajlı alışverişe keyif katacak. Etkinlik kapsamında; çiftlere gül dağıtımı yapılırken, trio müzik grubunun romantik şarkılarına eşlik edilebilecek.



Biblodan cep telefonuna, saatten bilgisayara, mücevherden kozmetiğe, ayakkabıdan tekstile kadar sunduğu geniş ürün yelpazesiyle 200’ü aşkın markanın aynı çatıda buluştuğu Outlet Center İzmit’te, sevgililer; yılın 365 günü olduğu gibi 14 Şubat içinde hediyelerini fabrika satış fiyatlarıyla alabilecekler.

Sevgililer Günü’nün yaklaştığı şu günlerde avantajlı ve keyifli alışverişi tercih edenlerin yolu, seçkin markalı ürünlere ev sahipliği yapan Outlet Center İzmit’te kesişecek.

Ayrıntılı Bilgi İçin;

SIRMA EXCLUSIVE İLE KALBİNİZ SEVGİYLE DOLSUN

Türkiye’nin lider su ve maden suyu üreticisi Sırmagrup, 14 Şubat Sevgililer Günü için anlamlı bir sürpriz yaparak, aşkın gücünü kırmızı sevgililer günü konseptli Exclusive şişelerine taşıdı.
 Sınırlı sayıda üretilen “Sırma Exclusive” Sevgililer Günü koleksiyonu; aşk dolu tasarımı ile romantik bir 14 Şubat’ın vazgeçilmez içeceği olmaya aday.

Yılın en romantik günlerinden birisi olan 14 Şubat için; Sırmagrup sevenlerine anlamlı bir sürpriz yaptı. Kırmızı Sırma Exclusive “Sevgililer Günü” koleksiyonu ile; aşkın gücünü özel tasarım cam şişelerine taşıdı. 14 Şubat’a özel sınırlı sayıda üretilen seri; Sırma tutkunlarının yanı sıra koleksiyonerlerin de yakın takibine alındı.

Aşkın en doğal hali olan Sırma Exclusive “Sevgililer Günü” koleksiyonuna siz de Şubat ayı süresince; seçkin noktalardan ulaşabilirsiniz.

Ayrıntılı Bilgi İçin;

UNUTULMAZ SEVGİLİLER GÜNÜ PAKETLERİ

The Marmara Taksim’in Executive Chef’i Rudolf Van Nunen tarafından hazırlanan ‘Aşk İletimi’ menüsünde birbirinden eğlenceli isimlerle birbirinden eşsiz lezzetler damakları şenlendiriyor. 

Tuti Restaurant’ta alacağınız Sevgililer Günü menüsünde ‘İkili’ iki adet kabaklı parmesan lolipop, ‘O ve Ben’ mango soslu çiçek salatası eşliğinde kadınlar için altın kaplı kiraz ağacı fümeli somon, erkekler için gümüş kaplı kiraz ağacı fümeli somon sunuyor. ‘Tango için iki kişi gerekir’ pırasa mus ve közlenmiş kırmızıbiber esansı ile kajun baharatlı ıstakoz kuyruğu, ‘Işıldayan Gökkuşağı’ şamfıstığı ve Madagaskar baharatı ile kaplanmış dinlendirilmiş bonfile sunuyor. ‘Tatlı Baştan Çıkartma’ rakılı nar sorbesi, çikolata velvet, fındık soslu hurmalı kek ve çikolataya batırılmış çilekler, sevgililer gününe özel kalpli çikolatalar, çay veya kahve sunuyor. Tatlı tabağı iki kişilik özel şef ekibi tarafından, talep eden misafirin tabağın şekline ve yazısına karar vermesiyle hazırlanacaktır. 

Ayrıntılı Bilgi İçin;

ÇILGIN PROFESÖRLER TÜRKİYE’DE İLK DEFA İSTANBUL AKVARYUM’DA

Çocukların hayal gücünü ve merak duygularını harekete geçirerek onlara bilim, sağlık, hijyen, ilaç kullanımının önlenmesi, çevre, doğa gibi alanlardaki ilgilerini tetikleyecek eğlenceli aktiviteler sağlayan “Çılgın Profesörler” Türkiye’de ilk defa İstanbul Akvaryum’da çocuklarla buluşuyor.



Dünyanın en büyük tematik akvaryumu İstanbul Akvaryum, 4-16 yaş arası çocuklara yönelik “Çılgın Profesörler” gösteri ve atölye çalışmalarını Türkiye ile buluşturuyor. Dünya çapında olağanüstü başarı elde etmiş eğlenceli bir gösteri olan Çılgın Profesörler, 1996’dan beri 35 farklı ülkede 146 temsilcisi ile sergileniyor. Türkiye’de ilk defa İstanbul Akvaryum’da çocuklarla buluşacak olan Çılgın Profesörler, gösteri ya da atölye çalışması formatında etkileyici interaktif aktiviteler düzenliyor. Çocukların birebir katıldıkları deneyler ve etkinlikler ile eğlenceli ve eğitici 120 adet atölye çalışması sunan Çılgın Profesörler, çocuklara bilimin tüm formlarını tanıtıyor. Çevre, sürdürülebilir gelişim, suyun kullanımı, toprak, sera etkisi, beslenme, astronomi ve hayat bilgisi gösterileri ve atölye çalışmalarını içeren Çılgın Profesörler, çocukların kendilerine güvenlerini, motivasyonlarını ve merak duygularını geliştirirken gelişimlerini sağlıyor.

Türkiye’de ilk defa İstanbul Akvaryum’da sergilenecek Çılgın Profesörler ile 4-16 yaş grubu çocuklar, her gün özel ve eğlenceli deneylerle buluşacaklar, dünyayı, bilimi, doğayı ve gerçekleri keşfederken harika vakit geçirecekler. Çılgın Profesörler ile tanışmak isteyenlerin 0212 219 83 19 numaralı telefonu arayarak rezervasyon yaptırmaları yeterli olacak.

Ayrıntılı Bilgi İçin;

MÜŞKÜLPESENT

Cep Sanat Galerisi, Çağdaş Sanatın genç isimlerinden, Erdinç BABAT ‘ın ‘’Müşkülpesent’’ adlı  sergisini 12 Ocak - 12 Şubat 2012 tarihleri arasında The Marmara Pera’da izleyici ile buluşturuyor.

Ayrıntılı Bilgi İçin;

BAŞARILI PİLOT BURCU ÇETİNKAYA…

Ralli Şampiyonu, Televizyon Sunucusu, Köşe Yazarı, Reklam Yıldızı…
Sporu, hayatının merkezine yerleştirmiş… Yarış haricinde topuklu ayakkabılarla gördüğümüz, aşk filmleri izleyen aslında çok duygusal ve feminen…
Ralliyi sevdirmek ve sponsorlarını en iyi şekilde duyurmak en önemli hedefi…
Kapağımızı süsleyen BURCU ÇETİNKAYA ile as okurları için buluştuk…



Ralli, Burcu Çetinkaya için ne ifade ediyor?
Hayatımın değişme noktası. Tutkuyla, aşkla bağlı olduğum spor. Yaşam şekli. Çok fazla şey ifade ediyor, kelimelere sığmaz. Mücadele, keyif, adrenalin, kontrolü öğrenmek, denge...

Hıza alışmış bir insan, normal trafik akışında otokontrolünü nasıl sağlıyor?
Ralli hızı kontrol etmeye alışmak demek. Trafikte otokontrolü sağlamak bu yüzden zor olmuyor.

Amerika’da neden otomobil sporu için imkan bulamadınız? Türkiye’de bu imkan nasıl oluştu?
Amerika’da okurken, kendi ayaklarım üzerinde duracak gücüm, disiplinim ve cesaretim yoktu. Ailem de sporu yapmam için destek olmadı. 2005 yılında ise kendimde bu gücü bulduğumda önce kendim, sonra sponsorlarım desteğiyle yola çıktım.

Allah’tan korkmayan insandan korkarım.
 ‘’İnançlı bir erkek istiyorum’’ dediniz bir röportajınızda. İnancı açar mısınız?
Öyle mi demişim. : ) Bir gün evlenmeyi çok istiyorum. Aile benim için çok önemli. Hayatımda olacak insanın da değer yargıları, Allah korkusu olması çok önemli benim için. Bunu kast etmişimdir. Çünkü Allah’tan korkmayan insandan korkarım ben. Ama herkesin inancı kendine ve kendisiyle Allah arasında… Bu yüzden kimseye karışmak veya böyle bir beklenti içinde olmak benim haddime değil. Dediğim gibi sadece ahlaki değerleri olan ve Allah korkusu olan bir insanın hayatı paylaşıcağım insan olmasını dilerim o kadar.

Öğrenmek istediğiniz yeni bir dil var mı?
Arapça öğrenmek istiyorum.  Çünkü yaygınca konuşuluyor ve 2012’de Avrupa yarışlarının yanısıra Ortadoğu Ralli Şampiyonası’nı da takip edeceğiz. İnsanlara kendi dilinde hitap edebilmek bambaşka bir iletişim seviyesinin önünü açıyor. Hep özendiğim bir şeydir Japon, Koreli otomobil firmalarının yöneticileri Türkiye’ye gelince basın toplantılarını vs Türkçe yaparlar. Aynı sebepten…

Köşe yazarlığına başlama hikayenizi merak ediyoruz?
Yazmak çocukluktan beri çok sevdiğim birşey.  Ralliler sayesinde dünyanın dört bir tarafını gezip, ilginç insanlarla karşılaşıp, farklı hikayeler dinliyorum. Köşemin adı da ‘Yollardaki ayak izleri’ bu yüzden zaten. Çünkü yollardan geçen insanlar, bıraktıkları izlerle bazen çok olayın yönünü değiştirebiliyor ve bunu keşfetmeye çalışmak da bana keyif veriyor. Bir de yazı uçmuyor, TV programları, görüntüler, yarışlar hepsi aslında o anda kalıyor. Oysa kağıda dökülenler, çok ilerilere taşıyor anıları. Bunu kaçırmak istemedim.

Özgür müsünüz yazı yazarken?
Evet, özgürüm.

Pakistanlıların Türk sevgisi, beni çok etkiledi.
‘’Red Bull Burcu Çetinkaya Pakistan Turu 2011’’ fikri nasıl oluştu? Hedefte başka ülkeler var mı?
Bu teklif Red Bull Pakistan’dan geldi. Öncelikle sene başında bir otomobil şovu yapmak ve üniversitelerde konuşmak için beni çağırdılar. 1 hafta kaldığım Pakistan’da gördüğüm ilgi, insanların otomobil sporlarına sevdası, Türklere sevgisi beni çok etkiledi. Red Bull Pakistan’ın ve Magsi Aşiretinin desteğiyle düzenlenen Jhal Magsi rallisine katılmak için davet ettiklerinde hiç düşünmeden kabul ettim. Kopilotum Çiçek Güney ve yakın dostum Nehir Yılmaz da bu davete dahil oldu ve Nehir Pakistan’lı bir pilotla, ben ise Çiçek’le 2005 yılından beri Pakistan’da Belucistan’da düzenlenen bu yarışa katılan ‘’ilk yabancı katılımcılar’’ olmuş olduk. Hedefte 2012 yılında Orta Doğu Ralli Şampiyonası’nı takip etmek var. Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Kıbrıs, Ürdün ve Suriye’den oluşuyor takvim.

Hızı seven bir milletiz.
Sokakta erkekler sizi gördüğünde nasıl bir diyalog geçiyor aranızda?
Ben seni geçerim diyen çok oluyor. Keşke imkan olsa hepsiyle trafiğe kapalı alanlarda yarışabilsek. Keşke gerçekten yetenekliler de imkan bulsa ve yarışabilse. Çünkü ülkemizde motorsporlarına ve hıza ilgil büyük. İnşallah ilerde daha fazla imkanlar yaratılır.

Burcu Burkut Erenkul’u desteklemek istiyorum.
Türkiye’ye yeni Burcu’lar yetiştirmek istiyor musunuz? Bunun için şuanda bir okul ya da kurs planı var mı?
Tabii ki. En başta Burcu Burkut Erenkul’u desteklemek istiyorum. Şu ana kadar gerçekten sponsorlar için canla başla çalışan, km kazanmak için uğraşan yaşı da genç bir pilot. Ama bunun dışında umarım genç ve istekli pilotlar çıkar. Çünkü arkadan gelen istekli çok fazla isim göremiyorum bu da beni çok üzüyor.

Daha feminen bir mesleğe adamış olsaydınız kendinizi, kadınlardan size yansıyan kıskançlık duygusu oluyor mu diye soracaktım ama haliyle soruyu değiştirip soruyorum; sizi kıskanan erkekler olduğunu hissediyor musunuz? : )
: ) Kıskançlık beni çok korkutan ve sevmediğim bir duygudur. İnşallah yoktur. Böyle bir hisse kapılmadım. Dönem dönem saldıranlar, arkamadan vuranlar oluyor ama o da gülün dikeni.

Hata yaptığımda, gece uyuyamayorum.
Yaşamınızda pişmanlık duyduğunuz bir deneyiminiz oldu mu?
Çok… Ama pişmanlık benim için ders alıp, aynısını tekrarlamamaktır. Hata yaptığımda gece uyuyamayan bir insanım ben. Ama insanız ve hata yapabiliyoruz. Ben de riskleri seven ve cesur birisi olarak fazlaca hata yaptım. Pişmanlıklar da yaşadım ve atlattım.

Ralli’yi tercih etmeseydiniz, ülkemizi temsil etmek için hangi spor dalını tercih ederdiniz?
Kickboks’u veya snowboard’u seçerdim. İkisi de çok sevdiğim ve dönem dönem yaptığım sporlar.

Sporu meslek olarak icra etmeseydiniz ne olmak isterdiniz?
Çocukken polis olmak isterdim. Onların güçlü olması, diğer insanlara sürekli yardım etmeleri, edebilmeleri çok çekici gelirdi bana.

Kitap yazmak istiyorum.
Gördüğünüz, yaşadığınız ve tanık olduğunuz her şeyi not almayı seviyorsunuz. Bir gün bu notlar bir kitaba dönüşür mü?
İnşallah. Çok farklı ülke, şehir gezdik. Çok farklı insanlarla tanıştım. Çok güzel hikayeler dinledim. Bunları bir gün kitaba dönüştürmek çok isterim.

Opet ve Papia’dan sonra reklam filmi projesinin devamı neden gelmedi?
Güzel projeler oldu. Kısmet bu işler. Belki bir gün gene olur.

Nev’in klibinde rol aldınız. Peki, bu fikir nasıl oluştu?
Nev insan olarak da çok sevdiğim bir dostum. Ayrıca sanatçı olarak da yaptığı işler çok özel ve taktire değer bence. Şarki sözleri özellikle çok güzeldi. Bu konu hakkında Star Gazete’de bir açıklama yazısı da yazmıştım uzun uzun.

Aldınız mı sonrasında klip teklifleri?
Hayır.

Bir dizi teklifi gelse değerlendirir misiniz?
Ancak bir yarışçı veya otomobil tamircisi rolü olursa seve seve. Yoksa zor.

Modellik teklifi gelse?
Hayır.

Kendinizi Michael Schumacher’le kıyaslamanızı istesek…?
Böyle bir kıyaslama yapamam. Michael Schumacher bambaşka bir motor sporları dalında bambaşka noktalara gelmiş bir isim, sadece onu takdir edebilirim.

Modayı ne kadar takip ederiniz?
Çok az.

Giyim tarzınızı merak ediyoruz?
İçimden nasıl gelirse… Bazen kot, t-shirt. Bazen uzun bir elbise… Bazen şık bir gece kıyafeti… Bazen spor ama sporsa Puma.

Özellikle tercih ettiğiniz marka var mı?
Puma, Polo Garage .

Çiçek Güney’le nasıl bir diyalog var aranızda? Sosyal hayatınızda da birlikte zaman geçiriyor musunuz?
Geçiriyoruz. En önemlisi dostuz çok yakın. Çok ayrı olduğumuz konular da var. Ama karşılıklı saygı çerçevesinde bunu koruyoruz. Sosyal hayatta zamanımız zaten az kalıyor ama az kalan zamanın da bir kısmını birlikte geçiriyoruz. 

İşsiz kaldım.
Hayat başlı başına bir yarış… Sizin bu yarışta dönüm noktası olarak gördüğünüz bir olay var mı?
Yarışmaya başlamam bir dönüm noktası oldu benim için. İşsiz de kaldım. Yurtdışında da çalıştım. Ama ralli, hayallerimi yapmaya başladığım nokta oldu. Sonra TV programları geldi. Sonra gazeteye başladım.

Ankara ile ilgili sormak istiyorum. Gelir misiniz Ankara’ya hiç?
Evet. Ankara Nallıhan’lıyım ben aslen. Ankara’ya geliyorum tabii ki. Memlekete çok giderim. Ankara’da da yakın akrabalarım var.

Otomobil bir tutku mu sizin için?
Evet. Kesinlikle evet. : )

Başka tutkunuz var mı?
Atış poligonuna gitmek, snowboard ve doğa.

Hayat mı daha hızlı siz mi?
Tabii ki hayat… Hayatın hızına yetişmek mümkün mü? : )

‘’Burcu beni geçerse etek giyerim.’’ diyen beyefendi etek giydi mi?
Hayır. Onlardan çok oldu ama giymediler!

Genel klasmanda ilk 3’e giren ilk Türk kadın olma duygusunu anlatır mısınız?
Tarifi zor. Çok keyifli, o yarışta Çiçek snowboard sebepli olmadığı için yanımda Özden Yılmaz vardı, ona çok teşekkür ederim. Çiçek’le o anı paylaşmak istedim, inşallah beraber de bu anı paylaşırız Çiçek’le.

Dubai’den kupayla döndünüz. Tebrik ediyoruz biz de as DERGİ olarak. En yakın yarış ne zaman ve nerede?
Teşekkür ediyorum. 6 Ocak’ta Katar’da, Katar ralli şampiyonasının bir ayağı. Daha sonra 27 Ocak’ta sezonun ilk yarışı, bu sene takip edeceğimiz Ortadoğu Ralli Şampiyonası’nın ilk yarışı Katar Uluslararası Rallisi var.

Sponsorlarımız bizim için çok değerli.
Sponsorlar nasıl belirleniyor?
Yanımızda olan Red Bull, Sonax, Ansell, Türkiye Tanıtım Fonu, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Sportoto Teşkilat Başkanlığı Goldenbay Turizm, Mars Athletic Club, Teknotel, Puma, Asus bizi yıllardır destekleyen sponsorlarımızdan bazıları. Bazen biz gidiyoruz, bazen onlar bize geliyorlar. Ama zor bir süreç ve sponsorlarımız bizim için çok değerli. Genelde de uzun yıllar çalışıyoruz ve onları en iyi şekilde temsil etmek amacımız.

Bayrağımızın daha çok dalgalanabilmesi için daha fazla desteğe ihtiyacımız olsa gerek. Bizim aracılığımızla çağrıda bulunmak ister misiniz?
Destek büyürse yanımıza bir ekip daha alabiliriz. Daha farklı bir takım olabiliriz. Bir otomobil daha eklenir. Tabii ki destek isteriz ve karşılığında da elimizden geleni yaparız. Ama ciddi olan sponsorlara açığız. Size destek olacağız deyip bizi aylarca bekletip, yazılı onaylar verip, sonra bizi ortada bırakacak sponsorlar bizimle hiç konuşmasın daha iyi. Çünkü biz ciddi yaklaşlıyrouz ve sponsorlarımızı tanıtmak için, rallide başarılı olmak için durmadan çalışmaya hazırız.

Bence birincilik Özge’nin hakkı.
Yok Böyle Dans yarışmasından elenmeseydiniz ve 1. olsaydınız, ödülü nasıl değerlendirmeyi hedeflemiştiniz?
1. olacağımı hiç düşünmedim. İlk kez bir yarışmaya girerken 1. olma ihtimalim olmadığını biliyordum. Özge’nin hakkı, bence birincilik. Ama biraz daha kalıp sporumu tanıtabilmek, yaptığım işi anlatabilmek için Yok Böyle Dans’ın da dsteğini almak isterdim, olmadı, hayırlısı olsun. Ben de provalardan da kötü dans ettim, stres vardı, zaman çok sıkışıktı. Tarihler değişti. Hayırlısı buymuş demek ki…

Daha önce de Derya Büyükuncu yüzme sporunu ön plana çıkarmak için Yok Böyle Dans’a ve Survivor’a katılmıştı. Survivor’da Türk toplumu tarafından beğenilmiş, takdir görmüştü ve 1. olmuştu. Derya Büyükuncu’dan mı esinlendiniz?
Hayır ama doğru. Fikir aynı.

Aslında çok acı değil mi, Türkiye’de sporun futboldan ibaret görülmesi?
Acı evet ama değişiyor bir şeyler. Gençlik ve Spor Bakanlığı bu konuda ciddi çalışıyor. Birçok uluslararası organizasyonu ülkemize getiriyor. Bence değişim olacak.

Basın, sponsorları buzlamasın!
Bu algıyı değiştirebilmek için başka farklı neler yapılmalı sizce?
Genç ve uluslararsı başarılara imza atabilecek sporcular desteklenmeli. Sponsorlukları teşvik etmek için çaba gösterilmeli. Basın sponsorları buzlamamalı mesela. Gizli reklam yok, bu resmi sponsorluk futbolda buzlamadıkları sponsorları bireysel sporculara gelince neden buzluyorlar?!

‘’Otomobil Sevdası’’ programı nasıl gidiyor? Beklediğiniz tepkileri alıyor musunuz?
5 senedir devam ediyor. Ali Kuranel ile sunduğumuz programa, şimdi bir bölüm daha ekledik. Merve Sena Kılıç ile birlikte Mini Segment olarak kadın gözüyle otomobilleri test ediyoruz bu bölümde. Tepkiler genelde güzel, ama daha iyisini yapmaya çalışacağız.

Arkadaşlarınızdan yaptığınız spora meraklı hanımlar var mı? Bir araya geldiğinizde neler konuşursunuz?
Evet var. ‘’Nasıl başlayabiliriz?’’ diye soranlar oluyor. Bazen anılarımızı konuşuyoruz. Onların otomobil tutkularını konuşuyoruz. Yeni çıkan otomobilleri konuşuyoruz.

Burcu Çetinkaya’nın aşk filmlerini sevdiğini düşününce bile sanki eğreti duruyor? Daha ziyade polisiye ve macera filmleri sever gibi?
Hayır, yanlış iste… Ben duygusal bir insanım ve çok severim aşk filmlerini.

Yarış dışında sizi sürekli topuklu şık ayakkabılarla görüyoruz. Her kadınının tutkusudur ayakkabı. Sizin için de böyle mi?
Evet, özellikle botlar benim tutkum.

Teşekkür ediyorum cevaplar için. Son olarak neler söylemek isterdiniz?
Ben de teşekkür ediyorum as DERGİ ve emekçilerine… Sevgi, kardeşlik dolu, insanların birbirlerini yargılamadan anlamaya çalıştığı güzel bir 2012 diliyorum, inşallah.

Ayrıntılı Bilgi İçin;

KAYBOLAN HALKLARININ HİKÂYESİ

Diyarbakır’ın geçmişindeki çok kültürlü yapısını anlatan sergi 10 Şubat’ta İstanbul’da açılıyor.
Küratörlüğünü Birzamanlar Yayıncılık’tan Osman Köker’in yaptığı “Eski Diyarbakır’da Kültürel Çeşitlilik” başlıklı sergi, çoğunluğu 20. yüzyıl başına ait 200’den fazla fotoğraf aracılığıyla, Diyarbakır’ın kaybolan halklarının hikâyesini anlatıyor. Fotoğraflarda şehrin o zamanki mimari dokusunun yanı sıra gündelik hayatından da görüntüler yer alıyor.

Gezginlerin ve araştırmacıların sunduğu veriler 20. yüzyıl başında büyük ölçüde Suriçi’nden ibaret olan Diyarbakır şehrinin nüfusunun 35.000’e yakın olduğunu ve halkın yarısı kadarını gayrimüslim toplulukların oluşturduğunu gösteriyor. Çoğunluğu Ermenilerden oluşan bu grupların arasında Süryaniler, Keldaniler, Katolik ve Protestan Ermeniler, Ortodoks ve Katolik Rumlar, Yezidiler de bulunuyor. Ticari yıllıklar ise şehrin ekonomik hayatında gayrimüslim grupların büyük bir ağırlığı bulunduğunu gösteriyor. Annuaire Oriental adlı ticari yıllığın 1914 tarihli baskısında yer alan isimlerden, kuyumculukla uğraşan 12 firmanın tamamının, 11 duvar ve taş ustasının 10’unun, 9 bakır tüccarının ve ipekli kumaş üretimi yapan 10 firmanın tamamının, pamuk, ipek, tahıl, yün vb malların ticaretiyle uğraşan 38 tüccarın 29’unun Ermeni olduğu anlaşılıyor. Şehirde Ermeni ve Süryanilerin yanı sıra Katolik ve Protestanlar tarafından kurulmuş okullar da var. Ermenice yayınlanan gazeteler, tiyatro grupları, Ermeni ve Süryani bandoları şehrin hayatının çok renkli olduğunu gösteriyor.

ADAM COHEN ISTANBUL LIVE’da

Yaşayan efsane Leonard Cohen’in oğlu Adam Cohen, “Like A Man” albümünün Avrupa tanıtım turnesi kapsamında ilk kez Türkiye’ye geldi! Cohen; 10 Aralık 2011, Cumartesi akşamı Istanbul Live’da verdiği tek konserde Türk seyircisiyle buluştu!


“Like A Man” adlı ilk solo albümünün tamamında, babasına özgü alçak gönüllü samimi ve romantik tarzıyla dikkat çeken Adam Cohen; babasının gölgesinden sıyrılıp kendi efsanesini yaratmanın ilk adımlarını attığı Avrupa Turnesi’nin Türkiye durağında, Istanbul Live sahnesinden seslendi. Seyircisiyle yakın iletişim kurabildiği mekanlarda konser vermeyi tercih eden Cohen; 10 Aralık 2011, Cumartesi akşamı sahne aldığı Istanbul Live’da dinleyicilere muhteşem bir konser sundu.


Damarlarında dolaşan müzikle iç içe büyüyen Adam Cohen; Joni Mitchell, Bob Dylan, Randy Newman ile Bob Marley’in stillerinden derinden etkilendi. Aralarında Bette Midler’ın da bulunduğu pek çok sanatçı için beste yapmasıyla dikkat çeken Cohen, Columbia Records’la anlaşma yaptı ve böylece müzik kariyeri başladı. Farklı müzisyenlerle çalışan sanatçı, daha sonra Kaliforniyalı rock grubu Low Millions’a katıldı. Birkaç hit parça ve turnenin ardınan Adam Cohen “gerçek müzik eğitiminin” son safhasını da tamamlamış olduğuna inanıp kendi başına yürüme kararı aldı. 2007 yılında Barselona’da sahneye kendi adıyla çıkıp hayatında ilk kez babasının klasikleşmiş parçalarından “Take This Waltz”u İspanyolca söylediğinde başarı kendiliğinden ve hemen geldi.

AJDA PEKKAN CAPACITY TWIST’TE MODA TUTKUNLARIYLA BULUŞTU

Yıllardır zamansız ve modern çizgisiyle modaya ve modacılara yön veren, Süperstar Ajda Pekkan, 2011/2012 Sonbahar-Kış sezonuna özel Twist için hazırladığı Ajda Pekkan for Twist koleksiyonu tanıtımı kapsamında, 19 Kasım 2011 Cumartesi günü, saat: 15:00’ te İstanbul Capacity AVM Twist mağazasında moda severlerle buluştu. Ajda Pekkan’ın tarzından ilham alınarak tasarlanan ve sınırlı sayıda üretilen bu özel koleksiyona sahip olmak isteyen hayranları, süperstarı yakından görmek için saatler önce Twist mağazasına geldi.  Moda severlerin büyük ilgi gösterdiği etkinlik boyunca Ajda Pekkan tüm hayranları ile yakından ilgilendi.




Koleksiyon bilgisi: Rock temasının hakimiyetinin devam ettiği “Ajda Pekkan for Twist Sonbahar-Kış” koleksiyonu, rahatlık ve şıklığı bir araya getirerek, Ajda Pekkan’ı ulaşılmaz bir yıldıza dönüştüren ışıltısını moda severlere tam anlamıyla hissettiriyor. Sırt dekoltesi koleksiyonun vazgeçilmez detaylarından biri olarak karşımıza çıkarken özellikle triko ve tulumlardaki dekolteler, tüm dikkatleri üzerinize çekmenize neden olabilecek derinliğiyle sizi göz alıcı bir bedene büründürüyor. Deri ve püskül detaylarıyla farklılaşan koleksiyonda, kışın sembolü parkalar taş işlemelerle ışıldıyor.  Bu sezon ilk olarak aksesuarlarında yer aldığı “Ajda Pekkan for Twist Sonbahar-Kış” Koleksiyonu, kalın, deri korse kemerler, hacimli rock yüzükler, püskül detaylı ve yoğun zincir kullanımlı bilekliklerle  zenginleşiyor.